top of page

KÖY ENSTİTÜLERİ

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte köy ve köylünün sorunlarına verilen önem arttı, bu sorunları çözmek Atatürk döneminde bir devlet politikası haline geldi. Cumhuriyet’in ilanından sonraki süreçte örnek çiftliklerin kurulması, aşar vergisinin kaldırılması ve ziraat okullarının açılması gibi birçok adım atıldı. Bunlardan biri de Köy Enstitüleri’dir.


Atatürk’ün son zamanlarında “Köy Eğitmenliği” olarak temeli atılan ve İnönü zamanında da “Köy Enstitüsü” adıyla eğitim veren bu kurumların asıl amacı köy öğretmenleri ve köylere yararlı aydın bireyler yetiştirmektir. Ama sadece bununla kalınmamış, Atatürk devrimlerinin köylere yayılması, okuryazarlık oranının artması ve tarımla ilgili teknik bilgileri halka öğreterek tarım sektöründe ilerleme sağlanması gibi birçok faydada bulunmuştur.



2.Dünya Savaşı’nın yaşandığı dönemde, kısıtlı imkanlarla hayata geçirilen bu projedeki en büyük pay İsmail Hakkı Tonguç’a aittir. Tonguç, çiftçi ve köylü bir ailenin çocuğudur. 1919 yılında öğretmenliğe başlamıştır. Bu meslekteki deneyimleri, Avrupa’da aldığı eğitim ve yaptığı gözlemler bu kurumların ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamıştır.


İsmail Hakkı Tonguç 1935 yılında İlköğretim Genel Müdürlüğüne atandı. O dönemin istatistikleri acil bir eğitim reformunun şart olduğunu gösterdi. 1933-1934 yılı verilerine göre köylerdeki 5 bin civarında okulun 4 bin 136’sı sadece bir öğretmene sahipti. Köylerde bir öğretmene 46, kentlerde ise 37 öğrenci düşmekteydi. Köy çocuklarının ancak dörtte biri ilkokulu okuyabilir durumdaydı.


Tonguç, bu bilgilere dayanarak bir rapor hazırladı ve bu konuyla ilgili hızlı bir seferberlik başlatıldı. İlk olarak Atatürk’ün talimatı ile orduda okuma yazma bilen askerler köylere eğitmen olarak kısa bir süreliğine atandı. Daha sonra bu sistem Tonguç’un fikirleriyle düzenlenerek önce “Köy Öğretmen Okulu” daha sonra “Köy Enstitüleri” haline geldi.


Köy Enstitüleri Nasıl Kurumlardı?


Köy Enstitüleri, Atatürk devrimlerini benimsemiş, görev yaptıkları köyleri aydınlatacak ve kalkındıracak her türlü donanıma sahip neferlerin yetiştiği kurumlardı. Beş yıl süren eğitimin 114 haftası kültür derslerine, 58 haftası tarım derslerine, 58 haftası teknik derslere ve 30 haftası tatile ayrılmıştı. Herkesin kendi yöresinde yaygın olan meslek öncelikli olmuştu. Örneğin Trabzon’da balıkçılık dersi varken, Adana’da tarla ve bahçe dersleri öncelikliydi. Teknik derslerde ise demircilik, marangozluk ve duvarcılık gibi dersler vardı. Öğrencilere temel eğitim, tarım ve teknik dersler veren bu kurumlarda kültür ve sanat eğitimi de unutulmamıştı. Müzik derslerinde her öğrenciye bir enstrüman öğretilmiş, orkestralar ve korolar oluşturulmuştu. Birçok enstitüde tiyatro inşa edilmiş, dünyaca ünlü Batı klasikleri buralarda sergilenmişti.


Köy Enstitülerinin Kapatılması


İsmail Hakkı Tonguç’un planlarına göre 10 yıl içinde Türkiye’nin tüm köyleri öğretmene kavuşacaktı. Fakat planlar yarım kalmış, 1946’da Bakan Hasan Âli Yücel ve Tonguç görevden alınmış, 1948’de öğretim programı değiştirilmiş, iş eğitimi ilkesi kaldırılmış, 1954 yılında ise tamamen kapatılmıştır.








Kaynakça:


Seda Bayındır Uluskan, Atatürk’ün Sosyal ve Kültürel Politikaları, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2010, s.87-88.

Gülşah Eser, “Arifiye Köy Enstitüsü’nün Sapanca Gölü ve İzmit Körfezindeki Balıkçılık Çalışmaları”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Kocaeli, 2015 s.1231.

Pakize Türkoğlu, Tonguç ve Enstitüleri, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2013, s.125.

Türkoğlu, a.g.e., s.213

Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yayınları, İzmir, 2009, s.321.



Son Yazılar

Hepsini Gör
MEŞRUİYET

Popüler tarihte etkilerinin üzerinde durulmayan en önemli kavramlardan biri meşruiyettir. Weber'in basit tanımıyla meşruiyet, yönetilen...

 
 
 

Comentarios


Başa dön

bottom of page